Hesperian Health Guides
Zehirli atıkların güvenli biçimde bertaraf edilmemes
HealthWiki > Topluluk için Çevre Sağlığı Rehberi > Bölüm 20: Zehirli maddelere bağli zarari önleme ve azaltma > Zehirli atıkların güvenli biçimde bertaraf edilmemes
Temiz üretim yöntemlerini kullanmayan şirketler sıklıkla bol miktarda zehirli atık üretirler. Zehirli atık kimyasal endüstrisi, madencilik ve petrol endüstrileri gibi bazı endüstriler için, en büyük üründür!
Zehirli atıkların güvenle bertaraf edilmesi çok masraflı ve zor olduğundan atıkların tehlikeli biçimde sağa sola dökülmesi sık rastlanan bir durumdur. Çöp dökme, yoksul topluluklardaki insanların sağlık sorunlarına yenilerini ekleyen bir hastalık kaynağıdır.
Her geçen gün daha çok işletme malzemelerinin bir kısmını ya da tamamını geri dönüştürerek zehirli ürünleri atıklardan uzak tutmak için organize olmaktadır. Ancak zehirli maddelerin işçilere ve çevreye zarar vermesini önlemek için geri dönüştürme gibi çevre dostu işlemler bile dikkatle yapılmalıdır.
Endüstrilerin atıklarını sorumluluk bilinci içinde bertaraf etmelerini sağlamak çözümün sadece bir parçasıdır. Zehirli atık sorununa gerçekten son vermek için endüstrinin çalışma biçimini değiştirmek zorundayız. Zehirli atıkları güvenli biçimde bertaraf etmenin tek yolu üretimlerini kaynağında durdurmaktır.
İçindekiler
Afrika Depolama Projesi
Şirketler ve kalkınma ajansları on yıllarca pestisidleri çiftçilere “açlığa çözümün bir parçası” olarak tanıttılar. Ancak çok sayıda bilim adamı ve çiftçi artık pestisidlerin çözdüklerinden daha fazla sorun ürettiklerinin farkındalar. Bu ölümcül kimyasalları kim bertaraf edecek? Bu iş güvenli bir biçimde nasıl yapılacak? Afrika ülkelerinde kullanılmayan ve istenmeyen 50 bin ton pestisid ve başka zehirli atıklar, sızdıran kaplarda saklanmaktadır. Bu zehirli maddeleri temizlemek ve daha fazla zehirin etrafa dağılmasını önlemek için, bir kısım hükümet ajansları ve uluslararası örgütler Afrika Depolama Programı’nı (ASP) oluşturdular.
ASP’deki grupların atığın nasıl temizleneceği konusunda farklı fikirleri vardı. Bazıları en kolay ve ucuz yöntemin yakma olduğunu söylediler. Dünya Bankası ve birçok hükümet bunun için yakma fırınları kurdular.
ASP’deki diğer gruplar ise bu atıkları yakmanın havaya ve suya daha fazla zehir salınmasına yol açacağını ileri sürerek daha güvenli bertaraf etme yöntemleri önerdiler. Halen bu kimyasalları yok etmek için gerçekten güvenli bir yöntem yoktur. Daha güvenli yöntemler geliştirmek yakmaktan daha masraflı ve zaman alıcı olacaktır.
ASP bu sorunu çözmek için çalışırken, zehirli atıklar ortaya çıktı ve yer altı suyuna sızdı. Bu zehirler ve yol açtıkları hastalıklar bunları üreten ve kullanılmalarını teşvik eden kimyasal şirketlerinin ve kalkınma ajanslarının ölümcül miraslarının bir parçasıdır.
Pil geri dönüştürme
Arabalardaki kurşunlu aküler sıklıkla içerdikleri metaller nedeniyle geri dönüştürülürler. Çoğu yerde, bu organize bir endüstriyel işlem değildir, evlerde ve merdiven altlarında yapılır. Akü geri dönüştürme ciddi kurşun kirliliği oluşturarak sağlığa ve çevreye zarar verebilir. Yüksek dozda kurşuna kısa süreli maruziyet kusmaya, ishale, kasılmalara, komaya hatta ölüme neden olabilir.
Bazı yerlerde, evlerdeki küçük pillerin içindeki siyah toz boya, mürekkep ve makyaj malzemesi yapımında kullanılır. Kadmiyum, kurşun, çinko, civa, ve diğer zehirli ağır metallerden mamul bu toz çok zehirlidir, asla böyle amaçlarla kullanılmamalıdır. Kullanılırsa eldiven ve maske takılmalı, atık güvenli biçimde bertaraf edilmelidir.
Zararı azaltma
Pillerdeki zehirli maddelere maruziyeti azaltmanın en iyi yolu pil üreticilerinin kullanılmış pilleri toplaması ve güvenli şartlarda geri dönüştürmesidir. Bazı ülkelerde güvenli pil geri dönüştürmeyi düzenleyen kanunlar bulunur.
Elektronik aletlerin geri dönüştürmesi
Maske takmak, eldiven giymek ve başka koruyucu aletler kullanmak bilgisayar parçalarını geri dönüştüren insanları korumaya yardımcı olur. |
Bilgisayar, televizyon, cep telefonu ve radyo gibi elektronik aletlerin üretilmesi için büyük kaynaklara ihtiyaç vardır. Elektronik aletler de kurşun, kadmiyum, baryum, cıva, alev almayı geciktiriciler, PKB’ler, ve PVC plastik gibi çok sayıda zehirli maddeler içerirler.
Elektronik aletlerin sonu sıklıkla içerdikleri zehirli maddelerin yer altı sularına sızdığı atık gömme alanları olur. Ya da bir tarafa ayrılıp içerdiği maddeler, sıklıkla elle, tehlikeli çözücüler kullanarak geri dönüştürülür. Bu da geri dönüştürmeyi yapan insanlarda ciddi sağlık sorunlarına neden olur ve zehirli maddeleri sonra daha çok sağlık sorunlarına neden olacak başka ürünlere nakleder.
En güvenli çözüm üretici şirketlerin güvenli geri dönüştürme işinin sorumluluğunu almaları, elektronik aletleri daha az zararlı maddeler kullanarak ve daha dayanıklı olarak yeniden tasarlamalarıdır. Elektronik ürünleri satın alan ve kullanan insanlar bozulduklarında onları atmak yerine tamir ettirerek zararlı atıkları azaltabilirler.
Zehirli madde ticareti
Zehirli ticaret zehirli atıkların ve zararlı maddelerin bir ülkeden başka bir ülkeye ithal edilmesidir. Zengin ülkeler sıklıkla atıklarını çok uzaklara dökmeye çalıştıklarından ve yoksul ülke hükümetlerinin genellikle onları durduracak güçleri olmadığından, zehirli ticaret çoğunlukla zengin ülkeler ve zengin toplulukların atıklarını yoksul ülkelere ve yoksul topluluklara dökmeleri anlamına gelir.
Sağlığı ve çevreyi korumak için uluslararası anlaşmalara rağmen zehirli madde ticareti küresel ekonominin bir parçasıdır. Zararlı olmalarına rağmen, tütün, pestisidler, GDO gıdalar, asbest, kurşunlu benzin, kırık elektronik aletler ve diğer malzemeler sıklıkla zengin ülkelerden yoksul ülkelere gönderilirler.
Bazı zehirli maddelerin ticareti uluslararası kanunlarca yasaklanmıştır. Sağlık ve insan hakları aktivistlerinin çok iyi bildiği gibi, kanunlar insanları ancak insanlar onları uygulatmak için organize oldukları zaman korurlar.
Zehirli atığını al ve defol
Khian Sea, ABD’deki Filadelfiya şehrinden ABD dışındaki herhangi bir yere boşaltmak üzere 14 bin ton zehirli kül yüklenen bir gemiydi. Ancak nereye gittiyse insanlar onu reddetti.
Gemi önce Bahamalara, sonra Dominik Cumhuriyeti’ne gitti ama bu ülkeler atığı istemediler. Sonra Honduras, Bermuda, Gine Bissau ve Hollanda Antilleri’ne gittiyse de hiç birine zehirli külü kabul ettiremedi.
Boşaltma ümitleri olmadığından, gemi mürettebatı yüklerinin inşaat ya da dolgu malzemesi olduğunu söylüyorlardı. Ancak çevreci aktivistler geminin bir adım önündeydi, külün gerçekte ne olduğunu bütün ülkelere duyurdular. Haiti’ye varana kadar kimse külü kimse almadı. Orada, ABD destekli hükümet artık “gübre” adını alan(!) külün ülkeye girişine izin verdi. 4 bin ton kül Haiti’nin Gonaives kasabası sahiline boşaltıldı.
Çok geçmeden, halkın itirazı Haitili görevlileri gübreyi alamayacaklarını söylemeye mecbur bıraktı. Atığın gemiye geri yüklenmesini emrettiler.
Ancak Khian Sea geceleyin çoktan sıvışmıştı. İki yıl boyunca, Khian Sea kalan 10 bin ton külü boşaltmaya çalışarak ülke ülke dolaştı. Mürettebatta geminin adını boya yarak örtmeleri emredildi. Ancak hiçbir ülke zehirli kargoyu almak için kandırılamadı. Daha sonra mürettebattan bir kişi mahkemede atığın çoğunun Hint Okyanusu’na döküldüğünü itiraf etti. Sonuçta, 2 bin ton kül gersin geri Filadelfiya’daki gömme çukuruna gömüldü. Yıllar süren çabaları için aktivistlere teşekkürler.
İnşaatlar zehirli atığı ortaya çıkarabilir
Zehirli atıkları inkar etmek ne yazık ki onların yok olmasını sağlamaz. Şehirlerde yeni gelişim projeleri başlatıldığında, insanlar genellikle yeni marketlere, evlere, eğlence yerlerine ve iş alanlarına kavuşacaklarını düşünerek heyecan duyarlar. Ancak özellikle bir fabrika ya da askeri üs bulunan bir yerde bu projeler uygulandığında, zeminin kendisinin bir zehirli atık yuvası haline dönüşmemesi için dikkatli olunmalıdır. Böyle bir şey söz konusuysa, zehirli atıklar güvenli bir biçimde bertaraf edilmelidir.
Sağlık İçin Tam Başarı
ABD’nin San Diego şehrinde yeni bir stadyum inşaatı başlayınca San Diego Padres beyzbol takımının taraftarları heyecanlandılar. Yeni stadyumda maçlar daha iyi izlenebilecek, yeni bir iş alanı açılacaktı. Ancak çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) projenin çevreye ve insanların sağlığına da kötü etkileri olacağını gösterdi.
İnşaat için seçilen yer zehirli kimyasallarla kirlenmişti. Plana göre zehirli toprak kazılarak çıkartılıp şehrin orta yerinde yakılacaktı. Çevre Sağlığı Koalisyonu (EHC) adında yerel bir grubun üyeleri bunun ciddi sağlık sorunlarına yol açacağını biliyorlardı. Bu nedenle toplumu alternatif bir istek konusunda örgütlediler.
EHC ve halk belediye yetkililerinden planı reddetmelerini istediler ancak belediye onların isteğini reddetti. 100’den fazla kişi inşaat yerini protesto etmek için organize oldu. Yerel basın olayı haber yaptığında San Diego Padres, taraftarlarının tepkisiyle ilgilenmedi. Ancak daha sonra takımın yöneticileri zehirli toprağın üstesinden gelmek için başka bir yol bulmaya karar verdiler.
EHC yeni stadyumun trafiği, hava kirliliğini ve çevredeki çocuklarda astımı arttıracağını ortaya koydu. Çok sayıda toplantıdan sonra Çevre Sağlığı Koalisyonu yeni, daha sağlıklı bina planları geliştirilmesine yardımcı oldu. Halk toplantıları için programlar yapılsa, çevresel etki değerlendirmeleri hazırlansa dahi, bu projenin zararsız olduğu anlamına gelmez. San Diego stadyumu vakasında, planlamacılar zehirli toprağı yakmanın zararını ve stadyum planlarıyla ilgili sorunları bildikleri halde projeyi sürdürmek istediler. Organize ve adanmış bir grup raporları hazırladı, toplantılara katıldı ve hükümetin zararı azaltması için sokaklarda protesto gösterileri yaparak onları durdurdu. San Diego’da yaşayan birçok insan Padres’in maçlarına ilgi duyar. Bunlar artık takımlarını gönül rahatlığıyla destekliyorlar, çünkü bunun kendilerini hasta etmeyeceğini biliyorlar.
Zehirli atıkların bertaraf edilmesiyle ilgili uluslararası anlaşmalar
Yıllar boyunca, Kuzey Amerika ve Avrupa’daki zengin ülkeler durdurmak için herhangi bir kanuni baskıyla karşılaşmadan Afrika, Asya, Latin Amerika ve Doğu Avrupa’yı zehirli madde çöplüğü gibi kullandılar. Sonunda, yoksul ülkelerdeki toplumsal eylemlerin ve dünyanın her yerinden çevrecilerin baskısıyla, zehirli madde ticaretini kanun dışı ilan eden uluslararası anlaşmalar imzalandı.
İlk anlaşma Tehlikeli Atıkların Sınır Ötesi Taşınması ve Bertarafının Kontrolü Hakkında Basel Konvansiyonu’dur (1992). Bu başarı, büyük oranda Khian Sea gemisini takip eden aktivisitler sayesinde kazanıldı. Basel Konvansiyonu’nu imzalayan ülkeler zehirli atıkları diğer ülkelere gönderilmek yerine oluştuğu yere en yakın noktada işlenmesi, yeniden kullanılması ve bertaraf edilmesi konusunda anlaştılar.
2001’de, 92 ülke Kalıcı Organik Kirleticiler (KOK’lar) Hakkında Stockholm Konvansiyonu’nu imzaladı. Bu anlaşmayla en zararlı 12 KOK’un (“Kirli Düzine” denir) üretimi ve kullanımı yasaklandı ve ticareti, belli bir kimyasalın neden olduğundan daha fazla zararı önlediği durumlar hariç (sıtma kontrolü için DDT kullanımı gibi) kanun dışı ilan edildi.
Üçüncü anlaşma 2004’te kabul edilen Önceden Bilgilendirilmiş Onaylama Hakkında Rotterdam Konvansiyonu’dur. Bu anlaşma bir ülkenin başka bir ülkeden zararlı kimyasallar ithal etmek istediğinde bunu bildirmesini ve izin almasını gerektirir.
İnsanlar bu anlaşmaları bilir ve kullanırsalar bunlar dünyamızı daha sağlıklı ve daha adil yapmak için önemli bir araç olabilirler. Ancak ülkelerin ve şirketlerin kanundan kaçmaları için birçok yol vardır. Bu ve diğer ulusal ve uluslararası kanunları çevre sağlığı mücadelenizde kullanmanın yolları hakkında daha fazla bilgi için, bkz Ek B.