Hesperian Health Guides
Sosyal sorunlar
Madenciliğin getirdiği ani zenginlik ve ani yoksulluk sıklıkla kadınlara ve çocuklara yönelik şiddette artış, işçilerin maden sahiplerince kötü kullanılması ve kaynak kontrolü için kavgalara yol açar. Şiddet ya da yaşamlarını maden açılmadan önceki gibi sürdürmelerinin imkansız hale gelmesi nedeniyle çok sayıda insan yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalır.
Maden çıkartma, sıklıkla başka bir geliri olmayan yerlerde milyonlarca insana geçim kaynağı sağlar. Ancak topraktaki zenginlik her zaman refah getirmez. Maden çıkartma endüstrisinin tabiatında sağlığın, insan haklarının ve çevrenin kurban edilmesi pahasına her karış toprağı ve çalışan her işçiyi sömürmek vardır.
Bir işçi örgütü kurmak ya da var olan birine katılmak madenciler açısından insanca bir hayat sürmek, insan ve çevre haklarını savunmak için en etkili stratejidir. Madenci sendikaları, şirketleri ve hükümetleri madencilerin sağlığını ve güvenliğini koruyacak kurallar koymaya ve bunlara uymaya zorlar. Ancak, sendikalar sıklıkla madencilerin iş bulma ve daha fazla maaş alma gibi kısa dönem ihtiyaçlarına, maden çıkartma ve kullanımı (örneğin, enerji temini için kömür yakılması) nedeniyle uzun dönemde ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarından daha fazla önem verirler.
Bir maden çıkartma işletmesi çok tehlikeli, sağlıksız ve kirletici ise kapatılmalıdır. Ancak maden işçileri işsizliğe ve yoksulluğa terk edilmemelidir. İşçilerin nasıl geçineceğine dair planlar madenin kapatılma planlarına ve masraflarına eklenmelidir.
Çocukların Korunması
Çocuklar sıklıkla maden çıkartma işinde ailelerine yardım ederler. Zor şartlar altında uzun süreler çalışmak çocuklar için tehlikelidir, vücut gelişimlerinde ciddi sorunları oluşturur, okula gidebilecekleri zaman bırakmaz. Çocuk çalıştırmak uluslararası kanunlara göre suçtur. Madencilik şirketleri yetişkin işçilere iyi maaş ve soyal imkanlar sağlarsa, çocuklar iş yerine okula giderler.
Çocuk madenciler için okul ve beslenme
Hindistan’da anne ve babaları taş ocaklarında çalışmaya gidince sıklıkla çocuklar da onlarla birlikte giderler. Bu hep böyle olagelmiştir. Değişim için eğitim ve örgütlenme olmadıkça da böyle kalacaktır.
Hindistan’ın Pune şehrinde taş ocağında çalışan çocuklar baştan aşağı toza bulanırlar ve beslenmeleri de bozuktur. Bazı sosyal çalışmacılar bu çocukların sorunlarıyla ilgilenen Santulan adlı bir gönüllüler grubu kurdular. “Çocukların eğitim, sağlık ve çocukluklarını yaşama hakkı vardır” ilkesiyle yol çıktılar. Bu hakları geliştirmek için taş ocakları bölgesinde bir okul açtılar.
Santulan önce öğretmenleri eğitti. Kadın taş ocağı işçilerinden bazılarına şarkılar ve diğer eğitim yöntemleri öğretildi; kalemler, kağıt, yazı tahtası ve kitaplar verildi. Bazı taş ocağı sahipleri Santulan’a derslikler yapmaları için yer verdiler. Diğer taş ocaklarında işçiler kendileri derslikler açtılar.
Çocuklar okula başladığında, öğretmenler gün içinde yiyecekleri gıda olmadan bir şey öğrenemeyeceklerini fark ettiler. Santulan öğrencilere pirinç, mercimek ve haşlanmış yumurta temin etti. Böylece ailelerin çocuklarını okula göndermeleri için bir başka neden daha ortaya çıkıyordu. Çocuklar okulda sadece bir kafalarını değil karınlarını da doyuruyorlardı.
Bir kaç yıl sonra taş ocağı okulu açıldı, 3000’den fazla çocuk ders görmeye başladı. Bunların çoğu ailelerindeki ilk okur-yazar kişi olacaktı. Çocuklar şarkılar söylüyor, hikayeler anlatıyor, hepsinden öte eğitim ve çocukluklarını yaşama hakları olduğunu öğreniyorlardı.